Fakirleşiyoruz… Farkındamıyız?

Alıştıra, alıştıra fakirleştiriyorlar.

Hamit KİRAZ'ın Kaleminden

Alıştıra, alıştıra fakirleştiriyorlar.

Adam babasına sormuş;

-Bu fakirlik ne zaman bitecek?

-Oğlum demiş, 40 gün sürer.

-40 gün sonra ne olur?

-Biz ona alışırız o bize alışır.

Fakirliği kendimize kondurma sakta.

GÖRÜNEN KÖY KLAVUZ İSTEMEZ

Fakir gururludur, aç gezer tok salınır.

Fakirlik üzerine bir çok hikaye vardır.

Bizim oralarda bir söz var, bir ihtiyar kadının 2 genç oğlu varmış. Çok fakir olduğunda yemeğe koyacağı yağı bulamazlarmış. İhtiyar ananın eline geçen yağı çoçuklarının her sabah bıyıklarını sürermiş ki, dışarıda gören ihtiyarın çocukları yağlı yemek yemiş desinler. Aç olduklarını kimse bilmesin. Bizde

fakirliğimizi gizlemeye çalışıyoruz, gizlenmiyor.

Lüks hayat yaşayanlar, fakirin halinden anlamasa da göstergeler bu.

Yediğimizden içtiğimizden giydiğimizden beli oluyor.

Vatandaş mecbur olmadıkça çarşı pazara gitmiyor, gerçi çarşı pazar yokta neyse.
Esnafa soruyorsun işler nasıl iş yok diyor. Siftah etmiyoruz her şey pahalı millette parada yok.

Bizim oralarda bir espri var yoksulluğumuz paranın elinde derler.

Bizim yoksulluğumuzda paranın elinde. Eskiden gider bir lokantada otururdun, etrafına bakardın tanıdık varsa onunda hesabını ödeyesin sonra ayıp olmasın.

Senden önce bir tanıdık oradaysa da kalktı mı senin hesabını öderdi çıkardı.

Çay ocağında, kahvede bir masada oturdun mu masaya kim gelirse çay paralarını bir kişi öderdi.

Şimdi ise insanlar çay bahçelerine, kahvelere çay parası vermesin diye, banklarda oturuyorlar.

Mahalle minibüsüne binerdik bizden sonra tanıdık kim gelirse parasını öderdik..

Traşa, berbere giderdin tanıdık varsa parasını öderdik.

Bunları yaparken de mutlu olurduk.

Eskiden gerekli gördüğün her yere ticari taksiyle gidilirdi, şimdi insanlar çok mecbur olmasa ticari taksi çağırmaya cesaret etmiyor.

Düğünlerde geline çeyrek takılılırdı, şimdi kimsenin gücü yetmiyor düğüne gitmek istemiyor.
Yeni elbise yeni ayakkabı almıyoruz eskileriyle idare ediyoruz, tatile gitmiyoruz piknik yapmıyoruz, arabamızı evimizi yenilemiyoruz. Yaşamamız için gerekli olan her şeyden kısıyoruz yinede olmuyor.
İbre aşağı doğru gidiyor alım gücümüz kalmıyor.

Selda Bağcan şarkısı gibi.

İnce ince bir kar yağar fakirlerin üstüne,

Neden felek inanmıyor fukaranın sözüne,

Öldük öldük biz açlıktan,

etme ağam nolur..

Bakmadan Geçme