'TEMAD Olarak Sadece Emekli Astsubaylarımızın Hakkını İstiyoruz'

TEMAD Genel Başkanı Hamza Dürgen' Milli Savunma Bakanlığı Önündeki Eylemimizi Tüm Baskılara, Müdahale ve Engellemelere Rağmen Gerçekleştirdik.

TEMAD Genel Başkanı Hamza Dürgen” Milli Savunma Bakanlığı Önündeki Eylemimizi Tüm Baskılara, Müdahale ve Engellemelere Rağmen Gerçekleştirdik.

Eylemlerimiz, Tazminat Hakkımızı Alana Kadar Hız Kesmeden Daha Da Artarak Devam Edecek

TEMAD Genel Başkanı Hamza DÜRGEN, beraberinde Yönetim Kurulu, Ankara Gölbaşı Şube Başkanımız Sn. Erdal AYDOĞDU ve Yönetim Kurulu, Ankara Şube Başkanlıkları Yönetim Kurulları, Ortak basın açıklaması yaparak haklarının verilmesini istediler.


KORKU DAĞLARI OLUŞTURULMAK İSTENDİ AMA NAFİLE, BOŞA ÇABA

TEMAD Genel Başkanı Hamza DÜRGEN TEMAD Genel Başkanlığı Basın açıklamasını okudu.Yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi;“ Kahraman Astsubaylarım, Abilerim, Kardeşlerim, Cesur Yüreklilerim Merhaba!

Görünmeyen Askerlerimiz; eşlerimiz Merhaba!


Doğduklarını göremediğimiz gibi büyüdüklerine de şahit olamadığımız çocuklarımız Merhaba! Her gün, şehit mi olacak gazi mi olacak, evine gelebilecek mi diyerek evlat acısı çektirdiğimiz analarımız, babalarımız Merhaba!

Her tayin olduğumuz yerde bize ailemizden daha yakın olan, canımızı, canlarımızı birbirimize emanet ettiğimiz can dostlarımız, kardeşlerimiz Merhaba!

Bugün aramızda olamayıp gönülleriyle bizimle olan, emeklisi ve çalışanı ile tüm meslektaşlarımıza, Astsubaylarımıza Merhaba!

Astsubaylarımızın, askerlerimizin yani bizlerin sayesinde sıcacık evlerinde, aileleriyle güven içerisinde olan tüm milletimize Merhaba!

Bugün burada, Milli Savunma Bakanlığımızın önünde toplandık. Peki neden?

Bizler, Astsubaylar olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin emeklisi de olsak Milli Savunma Bakanlığına bağlıyız ve her türlü hakkımızı alacak ve savunacak olan yegane kuruluşumuz burası ve bizler buraya dilenmeye değil, hakkımızı alın artık demeye geldik.

Buradan tüm yetkililere, bizleri bir anda ölüme göndererek analarımızı, babalarımızı, eşlerimizi, çocuklarımızı çaresiz bırakanlara, senelerdir sesimizi duyup da duymazdan gelenlere, bizleri görüp de görmezden gelenlere karşı, hep birlikte tek yürek olup seslenmeye ve tüm gücümüzle haykırmaya geldik.

Dünyanın hiçbir ülkesi, terörle savaşmış, kahraman askerini sokaklarda hak aramak zorunda bırakmaz. Ama buna mecbur kaldık.

Bundan böyle çareyi sizlerde değil kendimizde arayacağız ve kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Çare biziz, çare kendimiziz ve çaresizliği asla kabul etmiyoruz.

TEMAD olarak sadece emekli Astsubaylarımızın hakkını istiyoruz, insanca yaşamak için, onur mücadelemiz için, haklarımızı istiyoruz. Her seçim zamanı bize söz verilen ama nedense devamlı ötelenen haklarımızı istiyoruz, yeter artık, istiyoruz ve alacağız.

Bugüne kadar birbirimizi kırıp dökmeden masada anlaşmanın yollarını çok aradık. Çalmadığımız kapı, girmediğimiz kurum, elini sıkmadığımız bürokrat kalmadı. Bizi görmezden gelmeye çalışanlara biz büyüklük gösterdik ve kendimizi tanıttık, gülümsememizi hiç eksik etmedik. Hepimiz için onur mücadelesi haline gelen haklarımızı almak uğruna senelerce mücadele verdik.

Sn. Cumhurbaşkanımızla bile her türlü zorluğa karşı defalarca görüştük. Her defasında da bize çok olumlu yaklaşımlarda bulundu. En son “seçimden sonra” diye bizzat sözleri var. Ama ne varsa alt kademesi bizleri bir türlü sevmedi, sevemedi. Oysa ki bizler üvey evlat değiliz, hele ki Yunan askeri hiç değiliz.

Bizler, vatan uğruna canımızı veren insanlarız. Göreve başlarken; “Vatan, Cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim.” diyerek yemin eder ve bu yeminimize bağlılığımızı emeklilikte sürdürerek, hatta ölene kadar devam ettiririz ama şu da bir gerçek ki, biz Astsubaylar, canımızdan, ailemizden önde gördüğümüz ASTSUBAYLIK MESLEĞİMİZİ kimseye de ezdirmeye müsaade etmeyiz.

TBMM'deki milletvekillerimiz de, göreve başlarken, toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden, ayrılmayacaklarına dair, şeref ve namusları üzerine yemin ederler.

PEKİ HANİ HUZUR, HANİ ADALET?

Alnımızın teriyle, kanımızın son damlasına kadar kar-kış, yağmur-çamur, yer-gök, su altı-su üstü, kavurucu sıcak demeden, hiçbir mazeret göstermeksizin görevimizi layıkıyla yapıyor, üstelik de ailelerimizden uzakta yurt içinde ve yurt dışında, her yerde çalışıyorsak, masa başında oturanların da artık, yok ekonomi, yok enflasyon, yok başka meslek gruplarının talepleri bahanelerini duymak istemiyoruz, kimilerinin önüne yüz binleri sererken, kimilerine de kuruşu çok gören zihniyeti artık karşımızda görmek istemiyoruz.

Yapılması gereken ne varsa yaptık, atılması gereken bütün adımları attık. Şimdi söz sırası halkımızda. Malum halkımız bilir; asker üşümez, asker acıkmaz, asker uyumaz. Evet, biz Astsubaylar her türlü zorluğa karşı eğitim aldık. Çocuklarımızın doğumunda eşlerimizin yanında olamadık, büyümelerine şahitlik edemedik, her gün evlat özlemi çeken analarımıza, babalarımıza bir de hasretlik acısını yükledik. Ama artık yeter.

Haktan, adaletten bahseden zihniyetin gerçek yüzü ortada. Bizleri bu duruma düşürenler utansın. Bir lokma ekmeğimizi paylaşmasını bilen bizlerin karşısına ‘pastanın tamamı benim olsun' zihniyetini çıkaran kişiler utansın.

Ama ekmek davası için, ama meslek aşkı için başladığımız kutsal görevimiz Astsubaylığı ve dolayısıyla da biz Astsubayları hakir gören zihniyeti, asla kabul etmiyoruz. Kendilerini bizden üstün görüp masa başında ahkam kesenleri, Allah'a havale ediyoruz.

Bundan sonra bizler için olmazsa olmazımız tazminat hakkımız.

Bizler, sizlerden sadaka istemiyoruz.

Bizler, hakkımız olanı istiyoruz.

Bizler, ülkemizde olduğu kadar dünyanın her bir köşesinde, huzur ve barışı sağlayan Kahraman Astsubaylarız.

Bizler, KKTC'de, Somali'de, Suriye'de, Arnavutluk'ta, Lübnan'da, Katar'da, Bosna-Hersek'te, Kosova'da, Afganistan'da, Azerbaycan'da, Demokratik Kongo Cumhuriyetinde, Libya'da görev yapan vefakar ve cefakar Astsubaylarız.

Bizler, gençliğinin en güzel yıllarında ailesiyle olmak varken, karlı dağlarda eksi 35-40 derecede operasyonlara katılan, denizin yüzlerce km. altında küçücük tenekenin, denizaltının içinde bir ömür geçiren ve o tenekeden kurtulamayacağını anladığında ‘vatan sağ olsun' diyen Selami Astsubaylarız.

Bizler, başkalarının çocukları babasız kalmasın diye kendi çocuklarını babasız bırakan nice yiğitleriz.

Bizler, İlk terör Şehidimiz Memiş Astsubayız,

İlk Kadın Şehidimiz Hamiyet Astsubayız,

Afrin Şehidimiz MUSA Astsubayız,

15 Temmuz'un Başkahramanı Ömer HALİSDEMİR'leriz.

Bizler, yaptığımız işin karşılığını fazlasıyla hak eden lakin birkaç kendi cebini düşünen kişiler tarafından hakir görülmeye çalışılan yiğit oğlu yiğitleriz.

Bakın etrafımızdaki savaşan ülkelere, evi olanın evi yok oldu, apartmanı olanın apartmanı yok oldu, yatacak yerleri, kalacak şehirleri kalmadı. Neden? Güçlü bir orduları olsaydı böyle olur muydu?

O zaman ne diyoruz, ordusuna sahip çıkamayan ülkesine de sahip çıkamaz. Maalesef, kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk “kardeş olarak yaşamayı ve paylaşmayı”.

Müslümanlıkta adalet, vicdan ve ahlak çok önemlidir. Çünkü adalet olmadıktan sonra, vicdan olmadıktan sonra, ahlak olmadıktan sonra sözlerin, kanunların ve tavırların hiçbir kıymeti yoktur. Buradan sadece zulüm ve ahlaksızlık çıkar.

Bizler, şu anda burada hak mücadelemiz için çaba sarfederken, diğer tarafta 3 gündür yollarda olan ve hak mücadelemiz için yürüyüş yapan Sn. Cafer DEMİR, Sn. Levent KELEŞ ve Sn. Fatih KOZAN meslektaşlarımızı hatırlatmak isterim. Artık bundan sonra hakkımızı alana kadar her platformda mücadelemizi sürdüreceğiz.

Sözlerimi yine tekrarlayarak bitirmek istiyorum.

Hakkımızı yiyebilirsiniz ama hazmedemezsiniz.

Bizler, sizlerden sadaka istemiyoruz.

Bizler, Tazminat hakkımızı istiyoruz.”

TEMAD GENEL BAŞKANLIĞI

Bülten

Bakmadan Geçme