Garip İlhan Dede Haçovada 1331 yılında doğmuş, Hakverdi Dedenin torunudur. Abo dedenin ilk eşinden bir oğlu birde kız çocuğu olup küçük yaşlarda annesini kayıp ederler, sonra da Abo dede de ikinci evliliğini yapar.
Babası Garip Malatya'ya gönderip okutup köyde cenazelerde ve mevlütlerde dini inanç vecizelerini yerine getirmek için medreseye yazdırır, oradan eski yazıda okumaya başlar. Bir süre sonra camiye namaz kıldırmaya götürürler. Garip dede camiye gitmeyerek oradan kaçar.
Tekrar köye dönmüş, sonrada Barguzu da bir medreseye gidivermiş. Oradan da Seyituşağı köyünde ücretli muallimin yanında okumaya devam ederek tekrar köyüne dönüp kendi köyündeki muallimin yanında eğitimini tamamlamış.
14 yaşına geldiğinde baba evinden ayrılarak, Ğalikan köyünde bir Ağanın yanında çalışmaya başlar.5-6 sene orada çalıştıktan sonra ayrılarak Uçbağlar mahallesine Cumali adında Haçova'dan giderek oraya yerleşen, hali vakti yerinde olan tarımla uğraşan köylüsünün yanında çalışmaya başlamış sonrada.
Cumali dayı ikinci evliliğinden olan üvey kızı Fatma ile anlaşarak Aşağı Haçovada Atmalı Deresinde akrabası olan Abo Yazlak'ın yanına giderek durumu anlatıyor. Abo Dayı da köyden 15-20 kişi alarak kızın üvey babasının yanına gidip anlaşarak Fatma ile evlenmesine karar veriyorlar..
Garip dede evlendikten sonra Haçova'ya geri dönerek eşi Fatma ile yaşamaya başlar.1936 da askere gittiğinde eşini Babası ve Amcalarına emanet eder.36 ay askerlik yapar İstanbul da askerken Dersim İsyanında oraya görevlendirilir. Dersim isyanında karşıdan gelen bir kurşunla hafif yaralanır. Komutanı yaralandın mı diye sorduğunda "Tüfeğime bir şey olmadı ,ufak pansumanla halletim" diyor.
Garip Dede kendisi anlatıyordu, "bu isyan sırasında hiç bir sivile nişan alarak ateş etmedim.
Ancak askeri bir görevdi, bitirdim ve terhis oldum geldim. Köyde yaşamın zorlukları ve geçim sıkıntısından Malatyaya gelerek ara işlerde çalışmaya başlayıp geçimini sağlar.Bu arada da köyle irtibatını kesmeyerek mali durumu biraz iyi olduğunda tekrar köye dönmüş.
Bir gün Seyituşağı köyünde Garip dedenin dayısı İbrahim Şahin eski yazıyı okumuş dini bilgisi yerinde, cemaatlerde dedelerle, kanat önderleriyle oturmuş kalkmış hayır sever "kerbelayı ziyaret etmiş".
Garip dedeyi pirin huzuruna çağırıyor Rehberlikte cem nasıl yönetilir, taliplere ne öğretilir vs. sorguya çekiyorlar, bilmeyince ceza olarak bir öküz alıp cemata yedireceğini söylüyorlar, sonrada cemaat diyor ki Garibin maddi durumu iyi değil bu cezayı ödeyemez, o zaman diyorlar ki bir yıl okuma öğrenme müsaadesi verelim bir yılda bunları oku, kendini geliştir baban artık yaşlı sen babanın büyük oğlusun baban vefat ederse sen Dede olacaksın onun için bunları öğreneceksin öğrenmek içinde okuyacaksın.
Bunun üzerine dede kitap alır boş kaldıkça gece gündüz demeden okur ve kendini geliştirir, istenilen bilgi birikimine kısa sürede ulaşır.
Babası Abo dede vefat eder. Garip dede ailenin büyük çocuğu olarak artık bilgi birikimli, Taliplerinde isteği üzerine babasının yerine rehberlik döşeğine oturur ve dedeliğe devam eder, hakkıyla yürüttüğü bu Dedelik makamını pirimiz Hamo büyük şahin dedenin de taktirini kazanmış, beraberce tarikat yolunu yürütürler.
Garip dede kuran okumuş. Dedeliğin yanı sıra köyde vefat edenleri dini vecizeleri yerine getirir cenazeleri yıkar kaldırır defin ettirir mevlit okur dua eder biri hasta olduğunda gider ona dua eder şifa diler cenaze evlerinde kim olursa olsun en az üç gün cenaze sahipleriyle beraber yas tutar gelen misafirleri karşılar.
Garip dedenin en önemli özeliklerinden biriside merhametli yüreği yufka komşusunun aç kalmasına gönlü razı gelmez ekmeğini bölüşür misafiri hoş karşılar kim olursa olsun büyük küçük demeden önünde kalkardı.
Garip dedenin en önemli özelliği yufka yürekli komşusunun aç kalmasına gönlü razı gelmez ekmeğini bölüşür misafiri hoş karşılar kim olursa olsun büyük küçük demeden önünde kalkar bir toplumsal eğitim verir ve bilgilendirir.
Garip dede 1999 da vefat eder ölüm döşeğinde son nefesine kadar bile kitap elinde düşmedi. Garip dede bir deryaydı bu sayfalara sığdıramayız. Bildiklerimizin bir özetini yazdık. Devr-i daim olsun nur içinde yatsın.