Felaket Doğa Olayları Malatya'nın Peşini Bırakmıyor
Sürdürülebilir bir tarım için önce Devlet bu konuda harekete geçip çiftçimizin bu ekonomik yıkım felaketinden ayağa kalkması için desteklerini açıklamalıdır.
Hamit KİRAZ'ın Kaleminden…
Malatya’da bir ucundan bir ucuna yaklaşık 250 kilometre mesafede kayısı alanı olan bölgede her yıl olduğu gibi Doğa olaylarında kayısı kısmen zarar görse de bu kadarı olmazdı.
12 Nisan felaketi yüzde yüze yakın zarar büyük. Malda canın yongası derler, malımız gitti, canımızın yarısı gitti, Malatya’da herkes üzgün kayısının başında ağlayan, kayısım gitti emeğim gitti umudum kalmadı diyen binlerce üretici.
Yine Kayısı hasadında ödeme planı yapan ilaç parası, gübre parası, mazot parası ne olacak diye kara, kara düşünecek üreticiler. Kayısı, hasadında traktörümü yenilerim, çocuğum düğününü yaparım, kızımın çeyizini yaparım evimi yenilerim, kışlık hazırlığımı yaparım belki bu yıl rahat ederim umutlanan üretici çiftçi umutları yok oldu.
Kayısı zamanı gelse de gidip çalışıp geçineyim diye, Doğuda gelen işçinin umudu. Deprem sonrası düzelmeyen piyasa, belki bu yıl iş yaparım umuduyla bekleyen esnaf.
Yıllar önce kayısıyla ilgili yaşanan bir olayı hatırlatmam gerekirse. 20 mart 2010 kaysı dondan zarar görmüştü.
Rahmetli Mevlüt Aslanoğlu mecliste ağlamıştı. O yıl Malatya afat ilan edilerek kısmen de olsa çiftçi zararları karşılanmıştı. Bu yılın felaketi daha da büyük.
Birçok sivil toplum ve siyasi parti temsilcileri zararı açıklıyor. Sayın veli Ağababa nın açıklaması ve bir kadın annenin kaysısının başında ağlaması emeğimiz gitti diye sızlaması dikkat çekiciydi. Bunun gibi emeğine ağlayan binlerce üretici sesini inşallah meclis duyar. Malatya afet bölgesi ilan edilir.
Devlet üreticiye umut olur zararlarını karşılar. Sürdürülebilir bir tarım için önce Devlet bu konuda harekete geçip çiftçimizin bu ekonomik yıkım felaketinden ayağa kalkması için desteklerini açıklamalıdır.
