Genç Kayısı Ağaçları Neden Kesiliyor?

Çaresizliğin adı Tarımdaki karşılığı Çöküşün ve Empati Eksikliğinin Bir Tablosu olarak mı yansıyor?

           Baskil Yukarı Kuluşağı ve Zeyve köylerinde, yüzlerce genç kayısı ağacının kesilmesi, kayısının para etmemesi ve çiftçilerin içine düştüğü çaresizlik yüzünden gerçekleşti. 

         Üreticilerin gözü gibi baktığı sarı altın kayısı ağaçlarının kesilmesi tarım politikalarının yetersizliğini ve çiftçilere verilen desteğin eksikliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. 

          Kayısıda artan girdi maliyetleri, düşen alım fiyatları ve aracılarla komisyoncuların haksız kazanç sağlaması, çiftçileri üretimden vazgeçme noktasına getiriyor. Ancak dikkat çekici olan sadece bu vicdan sızlatan tablo değil, aynı zamanda çiftçilerin yaşadığı zorlukları küçümseyen ve alaycı yaklaşan yorumlar.

          Bazı yorumlarda belirtildiği gibi:" Yerdeki ağaçlarda yaprakları kurumuş gibi sanki daha önceden kurmuş ağaçlar kesilmiş" Dallar kesilince daha çok para ediyor demek ki" Geçmiş olsun sanırım manolya hastalığı, budamaya bakılırsa öyle görünüyor"

         Bu tür yorumlar, sadece bilgi ve vicdan eksikliğinizi değil, aynı zamanda hastalığı yanlış yorumlayarak durumun ciddiyetini küçümsemek için kullanılan bahaneleri gözler önüne seriyor.

            Ayrıca yerdeki ağaçların yapraklarının kurumuş olması, bu ağaçların daha önceden kurumuş olduğunu göstermiyor. Bu, çiftçilerin karşılaştığı derin mali sıkıntıların bir sonucudur ve basit bir "kuruma" olayı olarak açıklanamaz. 

         Çiftçiler, artan maliyetler ve düşen alım fiyatları nedeniyle mecbur kalıp sağlıklı ağaçları bile kesmek zorunda kalmıştır. Bu, basit bir "kuruma" olayı değil, derin bir ekonomik kriz ve çaresizliğin sonucudur. Alaycı ve yüzeysel yorumlarla bu durumu küçümsemek, sadece empati eksikliğinizi değil, aynı zamanda çiftçilerimizin yaşadığı gerçek sorunları anlamadığınızı da gösterir.

          Gerçek sorunlarla yüzleşmek ve çözüm aramak yerine, bu tür basit ve alaycı yaklaşımlar, hem sizin hem de toplumun geleceği açısından büyük bir eksikliktir. Çiftçilerin emeğine ve yaşadığı zorluklara bu denli duyarsız yaklaşanlar, yalnızca bilgi eksikliğinizin değil, aynı zamanda insanlık değerlerinizin de sorgulanmasına neden olur.

           Şimdi çiftçimizin yanında olma, sorunlarını anlama ve çözümler üretme zamanıdır. Çiftçilerimizin yaşadığı zorlukları anladığımızı göstermek ve onlara destek olmak, toplumsal dayanışmamızın ve değerlerimizin bir gereğidir. 

          Her bir ağacın kesilişi, kamuoyunda yankı bulmalı ve tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesine vesile olmalıdır. Çiftçimize sahip çıkmak ve onların emeğini boşa çıkarmamak hepimizin sorumluluğudur. Aksi takdirde, tarım sektöründeki bu çöküş hepimizi etkileyen büyük bir sorun haline gelecektir. Çiftçilere dair bu tür küçümseyici yorumlar yapmak yerine, gerçek sorunlarla yüzleşmeli ve çözüm aramalıyız. Zira bu çiftçilerin yaşadığı çaresizlik hepimizin geleceğini etkileyen bir gerçektir.

           Toplum olarak duyarsız kalamayız; onların emeği, bizim geleceğimizdir. Unutmayalım ki, çiftçimize sahip çıkmazsak, geleceğimize ihanet etmiş oluruz.
 

Bakmadan Geçme