Kemiğin Peşinde Havlayanlar

Gazeteci Remzi Hayta: İnsan Olmak, Kemik Peşinde Koşmak Değil, Onuruyla Yürümektir!

Gazeteci Remzi Hayta Yazdı…

         Bazı köpekler vardır, sesi çok çıkar. Ne yana gitsen havlamaktan geri durmaz. Ama dikkatli bakarsan, bu sesin arkasında yatan gerçeği anlarsın: Aç kalmış, nasibini bulamamış, çaresizliğin pençesinde bir kemik peşinde koşuyor. Önüne bir parça atsan, sesi kesilir, bir de bakmışsın ki dost olmuş, peşinden ayrılmıyor.

            İnsan dünyasında da böyledir. Kimileri var ki, ortalığı velveleye verir, sağa sola saldırır, en namuslu, en dürüst, en onurlu kişi rolüne bürünür. Oysa tek dertleri kemiğe ulaşmaktır. Dilber Ay’ın meşhur türküsünde dediği gibi:

“Köpekleri bağlamışam, önüne de ekmek doğramışam…”

            Ne güzel anlatıyor aslında. Köpek serbestken havlar da, ekmek önüne konunca susar. İnsanlardan da vardır böyleleri. Menfaatleri için havlayanlar, istediklerini aldıklarında bir anda uslanır.
Eskiler boşuna dememiş:

“Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır.”

“Menfaat uğruna dans etmeyecek insan yoktur.”

         Bunların bir de sürüsü vardır. Biri kemiği kaptı mı, diğerleri de heveslenir, onlar da havlamaya başlar. Asıl mesele, itlerin havlaması değildir. Asıl mesele, kemiğin kim tarafından, hangi amaçla atıldığıdır.

MENFAAT İÇİN DÜRÜSTLÜK MASKESİ TAKANLAR

         Bazıları öyle bir rol yapar ki, sanırsın ki dürüstlük timsali… Öyle yazarlar, öyle konuşurlar ki, “Ne kadar onurlu, ne kadar şerefli bir insan!” dersin. Ama perde arkasına bakınca, neyin peşinde olduklarını görürsün. Onların namus anlayışı da, şeref terazisi de, aldıkları kemiğin büyüklüğüne bağlıdır.

        Hz. Mevlâna’nın güzel bir sözü vardır:“ Hırsızın kendisinden çalacak hiçbir şeyi kalmayınca, dürüstlük taslamaya başlar.”

           Kimileri, insan olmayı beceremez, dürüst ve onurlu bir yaşam sürmeyi göze alamaz. Ne şeref, ne haysiyet, ne ahlak… Onlar için önemli olan sadece çıkarlarıdır. Haysiyetin, namusun, imanın pazara düştüğü bir devirde, “dürüstüm” diye haykıranların birçoğu aslında en büyük tüccardır.

GERÇEK İNSAN KİMDİR?

          Gerçek insan, yeri geldiğinde aç kalmayı, ama onuruyla dimdik durmayı bilendir. Kimseye yalakalık yapmaz, kimseye köpeklik etmez, menfaat için eğilip bükülmez. Aç olsa bile helalinden yer, yanlış yapmaz.

       Eskiler, “İnsanın hamuru neyle yoğrulmuşsa, karakteri de odur” derdi. İmanla, ahlakla, dürüstlükle yoğrulan insan asla bir kemiğin peşinden koşmaz. Ama menfaatle, hırsla, açgözlülükle yoğrulmuş olanlar, kemiği kapmak için her türlü sahtekarlığı yaparlar.
          Aç olan insanın hâli bellidir. Ya Allah korkusuyla sabreder, ya da menfaat için sağa sola saldırır.

İnsan Olmak ve Olamayanlar

           İnsan olmanın şartları bellidir: Ahlak, vicdan, merhamet, doğruluk ve Allah korkusu… İnsan, sadece konuştuğu zaman değil, sustuğu zaman da belli olur. Menfaat için eğilip bükülmeyen, harama el uzatmayan, yeri geldiğinde aç kalmayı ama onurundan ödün vermemeyi bilen kişi gerçek insandır. Ancak bazıları vardır ki, insan olmayı beceremez.

           Çünkü onların ne vicdanı vardır, ne de utanma duygusu… Onların tek doğrusu, menfaatlerine uygun olandır. Kemiği kaptıkları sürece hangi yalanı söylemeleri gerekiyorsa onu söyler, hangi maskeyi takmaları gerekiyorsa onu takarlar.

        Hâlbuki insan olmak için doğuştan gelen bir yetenek değil, kazanılmış bir karakter gerekir. Kimileri, insan gibi doğsa da, köpek gibi yaşamayı seçer. Sağlam bir aile terbiyesi almamış, Allah korkusunu tanımamış, şerefi ve haysiyeti paraya, makama değişmiş olanlar, günü geldiğinde her türlü ihaneti yapabilir.

         Kimi bir lokma için satar dostunu, kimi bir koltuk için eğilir, bükülür. Oysa insan dediğin, önce Allah’a, sonra kendine hesap vereceğini bilerek yaşar. Çünkü insan olmak, kemik peşinde koşmak değil, onuruyla yürümektir. Remzi HAYTA - Malatya Flaş Haber
 

Bakmadan Geçme

Malatya Derin Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
WhatsApp İhbar Hattı
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!