Papo dayının hayat hikayesi Bir Başka - Hamit KİRAZ

Papo dayının hayat hikayesi Bir Başka


Ailenin 3 çocuklarından birisi olan Papo dayı saf, temiz ve perişan bir kişiliğe sahiptir.

 

Hicri takvime göre 01. 05. 1307 yılında doğmuş. Ancak nüfusa geç kaydettirilmiştir. 10.05.1985 te vefat atmiştir.


        Papo dayı’nın hayat hikayesi; fakir bir aileden gelme olup çocukluk döneminde ailesi ile birlikte çalışmış, çobanlık yapmış ve çiftçilikle uğraşmıştır. Papo dayı evlilik çağına geldiğinde ise, Emine teyze ile evlendikten sonra baba ocağından ayrılıp eşiyle birlikte yoksulluk içerisinde yarı aç yarı tok yeni ev kurup geçimlerini sağlamaya çalışmışlar. Çocukları olduktan sonra hayat onlar için daha da zorlu olmaya başlamış.

 

      Askerliğini yapmayan Papo dayı her zaman ıssız ve tenha yerleri seçmek zorunda kalıyordu. Yerlerden biri de Haçovanın, Sinalı Yaylası’dır. Sinalı Yaylası, hiçbir  evin olmadığı, kışın ise çok kar yağan ve en az üç ay oradan çıkılamayan bir vadi idi. 


       Gidip orada ev yapıyor, hayvanları içinse köm (ağıl) yapmıştır. Birkaç yıl ailece orada yaşayıp ardından da Haçova Darıderesi Mezrasına geliyor. Burada da ailesine barınacağı bir ev yapıp uzun yıllar orada yaşıyor (tabi çocukları büyüyüp evlerini ayrınca Malatya’ya göç ediyorlar)

 

     Papo dayının oğlu Abuzer (Azo) evlenecek kızı da gelin olacağı için davetiye dağıtıyorlar. Zamanın davetiyeleri ise Ğalat (bardak, kibrit, elma ya da havlu)  düğüne çağrı anlamındaydı. Köy düğünleri ise Cumartesi başlar Pazar günü öğle saatlerine kadar devam ederdi.

 

      Papo dayı düğün yapılacağı hafta birşeyler hoşuna gitmediği için Malatya’ya gidiyor. Hanımı  komşularından birisini Malatya’ya yollayıp geri getirmek için gönderiyor. Giden adam Papo dayı yi  buluyor ve;  "Papo dayı bu hafta düğün var sen niye buradasın neden gelmiyorsun? " diye sorduğunda 


   " He he ben sandım düğün diğer hafta " diye cevap veriyor. Neyse komşusu rica minnet ediyor ve kendisini düğün için köye geri gelmesini sağlıyor.

 

     PAPO DAYI BAZEN TEK BAŞINA BİR KAHRAMAN. 


    Darıderesi’nin Kömür Yaylası’nda özel mülkiyetleri vardı. Onları ekip biçiyor ve bu nedenle de yaylaya bir kuş dahi kondurmuyordu. Bir mavzeri (İngiliz tekli’si) vardı. Mavzerini sırtına takıp kömür yaylasında bir taşın arkasına saklanıp o bölgeye dışardan davarını getiren ve orayı sahiplenmek isteyen çevre köylülerin üzerine doğru ateş ediyor ve günlerce orada kalıp evine dönmüyor. Hanımı ekmek hazırlayıp çocuklarıyla yolluyor ancak Papo dayı’yı saatlerce arayıp bulamıyolar. Sürekli gezip dolaşır ve yerinde durmazdı. Tütünü bittiğinde ise yakın olan evlere gider tütün ve ateş ister sonra yaylasına dönerdi. Kömür Yaylası’ndaki mülkünü ve yaylayı namusu bilen Papo dayı kendini o kadar kaptırmış ki; bazen kendi oymağından gelen kişilere dahi izin vermiyor ve çadırlarını kurmalarını bırakmıyordu.

 

    Papo dayı, kimi zaman silahını oturduğu yerde unutur, sonra da arar bulur ya da çobanlar bulup kendisine silahını götürüp verirler.

 

     Sabahları ise davarını bırakır,  başka bir komşunun çobanı görünce davarını katar, hele yavrum  (kare)biraz bakın ben geleceğim deyip akşama kadar gitmezmiş. Bilir ki; çobanlar davarına sahip çıkar akşam ise geri getirirlermiş.

 

    İkinci günü aynı şekilde, bazen öğle saatlerine kadar yanlarında kalır. Kimseye haber vermeden davarlarını çobanlara bırakır eve gelir ya evde işlerini halleder ya da gider bir komşunun yanında köy üçlüsü oynarlar.

 

     Papo dayı bizimde komşumuzdu. Bir gün şehire gideceğim diyerek babamın teze (yeni) şalvarını ister ve gidiş o gidiş Papo dayı oradan Yazlakta harmana gider, ya harmanını kaldırır başka işlerini görür ya da başkalarının harmanına yardım edermiş. Bir ay sonra geldiğinde, hani şalvarı Hamit Kiraz: ne yaptın sorusuna karşılık "bu şalvar artık eskidi benim olsun", demiş.


      Papo dayı askerliğini yapmadığı için  böyle durumda olanlara dönemin muhtarları üzerine giderlermiş. 


      Muhtar,  Papo dayı’nın harmanına muhtarlık hakkını alsın diye gider. Fakat Papo dayıya sormadan hakkından fazlasını çuvallara doldurmuş. Papo dayı ise buna sinirlenmiş ve eskiden kıl iplerle örülü başında da halka şeklinde ipi rahat çekecek haççı (çengel) denilen çatal odundan yapılmış kuvvetli ve sert haççı’yla muhtara vurmuş ve muhtarın kafasını kırmıştır. Muhtar’da yaralı haliyle İlçe Karakoluna şikayete gider. 


     Papo dayı da ona görünmeden arkasından gizli gizli takip etmiş ne olacak diye merak etmiş. Çünkü muhtar güçlüdür ve Papo dayı da asker kaçağı olduğu için muhtar  şikayet ederse, halim n'olur diye merak eder, ilçe girişine kadar takip etmiş.  


    İlçe girişinde Nalbantçı Mevlüt dayı muhtarı görür hemen dükkandan içeri alır ve muhtara; " muhtarım hayırdır ne oldu" diye sorar. Muhtarda anlatmaya başlar; 
    "Papo dayı kafama haççı ile vurdu ilçe karakoluna gidip şikayet edeceğim der".  

 
     Nalbantçı Mevlüt ise "ben sandım ki Mahmut Ağa seni dövmüş ya da Tacım Çavuş veya İbrahim dede seni dövmüş. Gariban Papo seni dövmüş sanki, seninki ayağını ısırmış gibi kabullen ve şikayetten vazgeç". 


    O arada Papo dayı içeri girer ve Mevlüt:


    "Aha Papo dayı geldi der. Ve Papo dayıya sen muhtarı dövmüşsün, gel özrünü dile elini öp" der. Papo dayıda muhtarın elini öper barışır birlikte köye dönerler.
    Papo dayı birgün köyden arkadaşıyla çerçiliğe başka bir köye gider ve orada bir eve misafir olurlar. Misafir oldukları evde yemek vermemişler. Papo dayı o evde ki selenin altında dolma köftenin saklandığını görür ve herkes uyuduktan sonra sessizce kalkar dolma köfteleri alır ve karnını doyurana kadar yer.


      Kalan dolmaları da belindeki kuşağına saklar, sabah erken saatlerinde kimse uyanmadan arkadaşını da kaldırır ve bu evden giderler. Evin hemen çıkışında kuşağına sakladığı köfteleri arkadaşıyla beraber yerler o sırada ev sahibi uyanır ve çerçilerin evde olmadığını fark eder, köftelerin de olmadığını görünce; Komşular "Çerçiler eşyalarımız çaldı" deyip peşlerine düşerler.


   Yakalandıkları zaman köylüler ne çaldınız diye sorduklarında "bir şey çalmadık gelin üstümüzü arayın" derler. Birşeyler bulamayan köylülere Papo dayı "çaldıklarımız benim karnımda adam bizi aç bırakınca bizde köfteleri çaldık ve yedik" dediklerinde ise köylüler adama dönüp "sen utanmıyor musun çerçileri aç bıraktın hemde hırsız yerine koydun" diye kendi köylüsüne kızarlar.


     Papo dayının kardeşi Hakkı dayının şehirde hırdavat dükkanı vardı bazen köye gelir Papo dayının evinde kalır ve köylülerden parayla meşe mazısı satın alırmış ki kendi dükkanında satsın. Kardeşi Papo'nun mazılarınıda alırmış ama Papo dayı zamanla fark etmişki kardeşi kendisinden ucuza alırmış ve bir gece kalkıp onun topladığı mazıların bir kısmını çalıp sabah tekrar kardeşine satarmış.


     Papo dayı daha sonra Malatya ‘ ya göç ediyor. Burada da en yakın gördüğü Garip dedeyle buluşup kağıt oyunu oynayıp zaman geçiriyor. Minderin üzerinde tütün sarar sigarasını yakar içerken tütünün közü mindere düşer ve minder yanar. Papo dayı ve Garip dede yanan yeri Fatma teyze ( Garip dede nin eşi ) görmesin diye küllüğü yanan yerin üstüne koyarlarmış. Bu olay birkaç kez daha olunca Fatma teyze minderin yandığını fark eder ve ikisine de siz bir gün evi yakacaksınız, "minderi kim yaktı" diye sorar ve Papo dayı Garip dedenin üstüne atar. Garip dede ise Papo dayının üzerine atarmış suçu. Papo dayı ve Garip dede ağız dalaşına girerler ve Garip dede Papo'yu evinden kovar. Papo Garip dedeye "senin geçmişini nedeyim" daha da gelmem der ve gider.


     Herkese garip dede beni kovaladı daha da evine gitmem der. Millet onları barıştırmak için bir araya gelir Garip dede nin evine giderler ki dedenin görüşünü alalar  barıştıralar ama Papo dayı onlardan önce gidiyor barışıyor oyunuda oynuyorlarmış.

 

   Anlayacağınız o ki Papo dayı saf , temiz ve bu gibi hikayeleri bitmek tükenmek bilmeyen biriymiş.....

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
19Ekm

Beydağına Derdimi Döktüm

31Ağs

Hizmet Haktır;

19Ağs

Tek Derdim Hizmetti

08Ağs

Benim Tek Derdim Hizmet; 2 Bölüm

08Haz

Evim Yok Evim...