Vali Şahin' Malatya'da 6 Şubat Sabahı, Başka Bir Dünyaya Uyandık'
'Depremin Yaralarını Unutmayan Vali Hulusi Şahin'den Malatya'ya Destek Mesajı''6 Şubat Depremi'nin İzlerini Birlikte Yaşadık'
Gazeteci Kayhan İnceoğlu ile birlikte çıktığımız gezi programında, Malatya'da iki yıl görev yapan ve 6 Şubat depreminin o kabus dolu günlerinde Malatya halkıyla gece gündüz omuz omuza olan Antalya Valisi Hulusi Şahin'i makamında ziyaret ettik.
Depremin ardından Antalya Valiliği'ne atanan Vali Şahin ile 6 Şubat sabahını, yaşananları ve Malatya'nın geleceğini konuştuk. O küçük kıyametin izlerini derinlemesine değerlendirdiğimiz görüşmemizde, Şahin'in çarpıcı açıklamalarına tanıklık ettik. Sorduğumuz her soruya içtenlikle yanıt verdi ve yaşananları bir kez daha hatırladık.
VALİ ŞAHİN “MALATYA, TRAVMATİK ANILARLA DOLU”
Vali Şahin, Malatya'nın kendisi için çok özel bir yere sahip olduğunu vurguladı: “Malatya, benim için tabii çok travmatik anıları bünyesinde barındırıyor. Malatya deyince hemen o çok zor günleri, çok zor saatleri hatırlıyorum. Ama aslında Malatya'ya ilk tayin olduğumuz Mayıs ayının ortalarıydı. (12 Mayıs 2022- 10.08.2023 arası) Çok güzel bir bahar günüydü.
Hemen ertesi gün 19 Mayıs törenlerini yaptık. İnsanların samimiyeti, sıcaklığı, bayrağa ve cumhuriyete bağlılığı beni çok mutlu etmişti. 29 Ekim 1923'ün 100. yıl dönümünü Malatya'da kutlayacağız düşüncesiyle hazırlıklar yapıyordum. ‘100. yılı Malatya'da inşallah kutlarım' diye düşünüyordum. Ancak kısmet olmadı. Demek ki insan hiçbir şeyi planlamamalı, çünkü hayat beklenmedik şeyler getiriyor.”
VALİ ŞAHİN “6 ŞUBAT SABAHI, BAŞKA BİR DÜNYAYA UYANDIK”
“2023 yılının 6 Şubat sabahı, başka bir dünyaya uyandık. Dünya tersine döndü. Çamaşır makinesinde savrulan çamaşırlar gibi sağa sola savrulduk. Çok zor şartlarda günler, saatler geçirdik. Cengiz Aytmatov'un ‘Gün olur, asra bedel' dediği gibi, 6 Şubat da bir asra bedel bir gündü. Omuz omuza vererek yaraları sarmaya, acıları dindirmeye çalıştık.
Elimizden geldiğince sıkıntıda olan vatandaşlarımızın acılarını hafifletmeye gayret ettik. İlk üç gün çok zordu, kelimelerle anlatılamaz bir deneyimdi. Üç günden sonra desteklerin gelmesi ve yolların açılmasıyla biraz daha kolaylaştı. Ancak depremden sonra altı buçuk ay Malatya'da çalıştım. Her bir gün, her bir saat adeta bir yıl gibiydi.”
VALİ ŞAHİN “MALATYA BENDE EN DERİN İZLERİ BIRAKTI”
“Meslek hayatımda en kısa görev yaptığım yer Malatya'dır, ancak en derin anıları da Malatya bıraktı. Malatya'yı unutmam mümkün değil. Orada yaşadıklarımız, insanların yaşadığı acı, birlikte verilen mücadele… Bunu hiçbir zaman unutamam.”
VALİ ŞAHİN“O ANLARI UNUTMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Depremin yarattığı travmatik anıları hatırlayan Vali Şahin, o korkunç günlerin bazı kısımlarını hatırlayamadığını dile getirdi: “Aynı trafik kazası geçirenlerin bazı şeyleri hatırlamaması gibi, bende de bazı şeyler kayıp. Bazı saatleri hatırlamıyorum.
Mesela, insanlar ‘televizyonda seni seyrettik' diyorlar. Hangi televizyondu, ne söyledim, hatırlamıyorum. Refleks olarak o yana, bu yana koşturduk. Hâlâ notlarım var, o günlere dair acı notlar… Her bir binaya bir ekip yerleştirmek için uğraşıyorduk. Canlı var mı, yok mu? Vinç talebi var mı, yok mu? Böyle listeler hazırlıyorduk. Bu listeler hâlâ bende duruyor.”
VALİ ŞAHİN “İLK SAATLER, İLK GÜNLER…”
“İlk saatler gerçekten çok zordu. Her yer kapalıydı. Yollar kapalıydı. Hizmet alacağımız binalar kapalıydı. İkinci deprem, ikinci darbe gibi oldu. Valilik binasında yakalandık. Gözümüzün önünde bina yıkıldı. Ama bugün anlıyoruz ki diğer şehirlere göre bazı şeyleri daha iyi yaptık.
Tüm yardımları kayıt altına aldık, hiçbir şeyin yağmalanmasına müsaade etmedik. Bize gelen yardımları istihkâm alayına yerleştirip oradan dağıttık. Daha sistemli çalıştık, fakat elimizdeki imkânlar çok sınırlıydı.”
VALİ ŞAHİN “MALATYA'YI UNUTAMAM”
“Malatya'yı unutmam mümkün değil. Orada yaşanan acıları, verilen mücadeleyi, omuz omuza verdiğimiz anları, insanların sabrını ve direncini... Her bir gün, her bir saat bende derin izler bıraktı. Malatya'ya olan sevdam her zaman sürecek.”
Biz NATO boru hattı dediğimiz, ANT hattını tamamen benim imzamla açtık. Mazot ve benzini NATO'dan çektik ve dağıttık. Çünkü şehirde mazot bitmişti. Bütün benzin istasyonlarında benzin ve mazot tükenmişti, birkaç saat içinde. Biz hemen takviye yaptık. İnsanların araçlarını çadır olarak kullanmalarını sağladık. Bu, ilk geceden bahsediyorum. Sonrasında baz istasyonlarının tekrar çalışmasını sağladık.
Çünkü dağlarda baz istasyonları var ve jeneratörlerinin çalışabilmesi için mazot gerekiyordu. Bunu NATO boru hattını kullanarak yaptık. Ayrıca ordunun subaylarını her bir çadırkentin başına bir tane subay koydum. Bu yüzden her şey son derece tertipli ve düzenliydi. Hâlâ o günlerin videoları duruyor. Yukarıdan drone ile, helikopter ile çekilmiş. Bizim çadırkentlerimizin zeminlerine malzeme döktük, üstüne çadırları kurduk ve çadırların hepsi düzgün bir şekilde, başlarında birer subay olmak üzere yerleştirildi.
Bu düzenin ne kadar önemli olduğunu bir ay sonra tarihin gördüğü en büyük yağışlardan birini aldığımızda fark ettik. Diğer şehirlerde çok büyük sıkıntılar yaşandı ama bizde olmadı. Neden? Çünkü o zemine döşediğimiz malzeme sayesinde. Bunu, çadırkentlerin temiz ve düzgün görünmesi için yapmıştık ama bu malzeme bizi korudu.
O yağmurda Malatya en fazla yağışı alan şehirlerden biriydi. Üç yüz litrenin üzerinde yağmur yağdı ama şükürler olsun, Doğanşehir'in merkezinde küçük bir olumsuzluk dışında hiçbir çadırımızın içine su girmedi. Bu, işleri baştan doğru yapmanın sonucuydu. Tabii ki her şeyi çok güzel yaptık diyemeyiz; zaten her şeyi mükemmel yapma şansımız yoktu. Ancak olabildiğince iyi yapmaya çalıştık.
REMZİ HAYTA : BU DÖNEMDE UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZ VAR MI?
O kadar çok ki... Ama beni en çok yaralayan Ramazan Bayramı'ydı. Mezarlığa gittim. Mezarlıkta, 6 Şubat'ta hayatını kaybedenlerin mezarları ip gibi dizilmişti. Böyle bir baktığınızda sırtı aşıyordu. O çok yaralamıştı beni. Küçük bebek mezarları da vardı... Diğer yandan, hoşuma giden bir anı da var. Ramazan ayında çadırkentlerde iftar yapıyordum.
Dediğim gibi, çadırkentlerin başına birer subay koymuştuk ve orada askeri bir düzen oluşturulmuştu. Yemekhanede herkes oturuyordu; yaşlılar, amcalar, teyzeler, küçük çocuklar, aileler... Herkes ayağa kalktı. Allah'ımıza hamdolsun, milletimiz var olsun dediler. Hep bir ağızdan ‘Afiyet olsun' dediler. Herkes tekrar oturdu, yemek yenmeye başlandı. O an dedim ki, bu millet asker millet. O kadar hazırlar ki bu düzene. Yaşlısı, genci, herkes... Tam bir kışla olmuş orası. O an dedim ki, bu millet ölmez! Anında adapte olmuşlardı duruma. Bu anı hatırladıkça gülümsüyorum.
REMZİ HAYTA :PEKİ ŞU ANDA MALATYA'NIN GELİŞİMİNİ TAKİP EDİYOR MUSUNUZ? MALATYA DÜZELİR Mİ?
Mutlaka düzelir. Ama bazı şeyleri sonradan fark edeceğiz. Diyeceğiz ki, neden bu kadar sıkışık yaptık? Keşke daha geniş yapsaydık. Bu caddeleri genişletseydik. Eğriliklerini, bükülüklerini düzeltseydik. Şu binaları buraya değil de başka bir yere yapsaydık. Şurada bir meydan oluştursaydık. Şu ilk projeye sadık kalsaydık. O proje hâlâ bende duruyor. Belediyede çizdirmiştik. Daha geniş meydanlar, daha geniş alanlar...
Şimdi bakıyorum, binaların fotoğraflarını görüyorum. Çok yüksek katlı yapmışsınız. Biz mesela Akpınar'da giriş üstü bir kat olarak düşünmüştük, ama dört kat yapıyorlarmış. Oraya, o kadar yüksek kata gerek yoktu. Çarşı esnafı ‘metrekaremizi kurtaralım' derdine düşmüş. Bu doğru bir şey değil. O üst katlar zaten kullanılmıyordu. Niye girdiniz onlara, ne lüzumu vardı?
Bir de bence önemli bir hata var. Biz o zaman çok söyledik. Dedik ki, bu taban suyu başa bela. Hazır bütün binalar yıkıldı, gelin buraya 3-4 metre derinliğinde bir drenaj sistemi kuralım. Boruları döşeyelim, yukarıdan gelen suyu o drenajla beraber alalım. Yolun altına indirelim. Hatta bu suyu sulamada kullanabiliriz. Bu projelendirilebilirdi.
Çünkü bütün binalar yıkılmışken rahatlıkla yapılabilirdi. Sadece birkaç ana kanal ve birkaç tali kanal kazılacaktı, borular döşenecekti. Onun üstüne diğer altyapılar ve binalar konulacaktı. Bu fırsat kaçtı. Taban suyu Malatya için her zaman risktir. Tamamen tren kaçmış değil; yollar kullanılarak drenaj hatları derine yapılmalı. Ancak bu şekilde bu sorun çözülür.
Hükümet Konağı'yla ilgili de çok hızlı hareket ettik. İyi ki de hızlı hareket etmişiz. Diğer şehirlerde henüz nasıl yapacağız diye düşünülürken, Malatya Hükümet Konağı bitmek üzere. O benim emeğimdir.
Bu proje aslında başka bir hikaye. Çok kayda girmese de anlatırdım size. Diğer şehirlerde henüz nasıl yapılacağı konuşulurken, ben Kültür ve Turizm Bakanımız ile İçişleri Bakanımızı bir araya getirdim. Sağ olsunlar, bir protokol imzaladılar. 160-180 milyon gibi bugün için komik bir paraya ihale edildi ve bitmek üzere. Şimdi siz onu milyara yapamazsınız. O hükümet konağı da öyle çıktı. Onun tabanından çok büyük su çıktı ve bu yüzden ciddi ekstra çalışma gerektirdi.
Teknoloji çok güçlü. Başarılı bir iş yapmışlardır diye düşünüyorum ama suların drenaj edilmesi lazım. Bu sorun ancak böyle çözülür.
REMZİ HAYTA :ANTALYA'DAKİ MALATYALI DOSTLARIMIZ GELİYORLAR MI?
Evet, seçimden önce milletvekillerimiz geldi. Malatyalılar Gecesi yapıldı. Biz de gittik. Antalya'da epey Malatyalı var. Derneği de var. Ayrıca, Malatyalı iş adamlarının burada yatırımları var. Onlarla da sürekli görüşüyoruz. Bizim Malatya'da yaşadıklarımız, bir cephe arkadaşlığı gibiydi. Savaş sırasında silah arkadaşları nasıl unutulmazsa, bizim de depremde yaşadığımız, o afetteki mücadelemiz sırasında beraber çalıştığımız dostlarımızla olan bağlarımız ömür boyu sürecek. Bunların içinde Malatyalılar da vardı, başka yerlerden gelip Malatya'da görev yapanlar da vardı. Hepsi benim için çok değerli.”
Remzi hayta -Antalya Valisi Hulusi Şahin'in sözleri, 6 Şubat depreminin izlerinin kolay kolay silinmeyeceğini, Malatya'da yaşananların hafızalardan silinmediğini gösteriyor. O zor günlerde birlikte verilen mücadele ve dayanışma, Malatya halkının hafızasında ve Vali Şahin'in yüreğinde hep yerini koruyacak.Sayın Valimizle bu sohbeti yaptığımız için ve bizleri makamında ağırladığı için teşekkür ediyor saygılar sunuyorum . REMZİ HAYTA—KAYHAN İNCEOĞLU