Kuru Kayısı İhracatı 395 Milyon Dolar Oldu
Türk kuru kayısısı 2021/22 sezonunda ton başına 1290 dolar daha katma değerli ihraç edildiği için kuru kayısıdan elde edilen döviz miktarı yüzde 29'luk artışla 291 milyon dolardan 375 milyon dolara taşındı.
2021/22 sezonu içindeki ihracat performansıyla zaman zaman çekirdeksiz kuru üzümle yarışan kuru kayısı 2020/21 sezonuna göre miktar bazında yüzde 7’lik düşüşle 87 bin tondan, 80 bin tona düşse de, Türk kuru kayısısı 2021/22 sezonunda ton başına 1290 dolar daha katma değerli ihraç edildiği için kuru kayısıdan elde edilen döviz miktarı yüzde 29’luk artışla 291 milyon dolardan 375 milyon dolara taşındı.
Türk kayısısını en çok Amerikalılar sevdi. Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’ne 57,3 milyon dolarlık kuru kayısı ihraç ederken, Fransa 36 milyon dolarlık Türk kayısısı talep etti. İngiltere 21,6 milyon dolarlık kuru kayısı ihracatıyla üçüncü sıraya adını yazdırırken, Avustralya ve Brezilya’ya kuru kayısı ihracatımız 17 milyon doları aştı.
Işık; “Türkiye dünyanın kuru meyve ambarı”
Türkiye’nin uygun iklim özellikleri ve kuru meyve üretimi için verimli toprakları sayesinde dünyanın kuru meyve ambarı konumunda olduğu bilgisini paylaşan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, kamu kurumları, üniversiteler, araştırma enstitüleri, zirai mücadele teşkilatları, ihracatçılar, borsalar ve üreticilerin ortak hareket etmesiyle kuru meyve sektöründe son yıllarda verimliliği, gıda güvenliğini ve ürünlerde kaliteyi ileri noktaya getirdiklerini, tedarik zincirini üç üründe tarladan rafa kadar oluşturduklarını ifade etti.
Enerjisi yüksek, potasyum, magnezyum ve kalsiyum zengini kuru meyveleri Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı ürünler kategorisinde değerlendirdiğinin altını çizen Işık, “Sağlıklı nesiller yetiştirmemiz için bu ürünleri yaşamımıza katmak istiyoruz. Kuru üzüm üreticisi olmayan İngiltere yıllık 95 bin ton, Almanya 65 bin ton kuru üzüm tüketirken, biz 43 bin ton kuru üzüm tüketiyoruz. Avrupa’da kuru meyveler çocuklar okula giderken beslenme çantalarına konuluyor, Türkiye’de de bu alışkanlığı kazanmamız gerekiyor. Önümüzdeki dönemde ihracatımızı yükseltme yanında, iç tüketimi da artırmak için projeler geliştireceğiz” diye konuştu.
2022/23 sezonundan umutluyuz
Kuru kayısı sezonunu tamamladıklarını, çekirdeksiz kuru üzümde ise son 1 aya girildiğini, kuru incirde ise sezonun bitmesine yaklaşık 2 ay kaldığını dile getiren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, mevcut tabloya göre 3 üründe yıl sonunu 1 milyar 100 milyon dolarlık ihracatla geride bırakmayı hedeflediklerini, üretici ve ihracatçı açısından tatmin edici bir sezonu geride bıraktıklarını vurguladı.
2022/23 sezonu ile ilgili hazırlıklarının yoğun bir şekilde sürdüğünü aktaran Işık, “2022/23 sezonunda çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incirde rekoltelerde düşüş beklemiyoruz. Ürün kaliteleri de ihracata uygun. Üç üründe yüzde 10-15 aralığında ihracat artışı ve 1 milyar 250 milyon dolar ihracat tutarı hedefliyoruz” diye görüşlerini paylaştı.
AB topraklarının yüzde 30’unu organik sektörüne ayırıyor.
Türkiye’de organik üretimin 35 yıl önce kuru meyve sektöründe başladığı bilgisini paylaşan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Tüm dünya organik sektöründe konumunu güçlendirme çabası içerisinde. Geçtiğimiz günlerde Almanya’da dünyanın en büyük organik fuarı Biofach düzenlendi. Fuarda konuşan Almanya Tarım Bakanı Cem Özdemir, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında organik sektörünün büyütülmesinin zorunluluk haline geldiğini, Rusya’ya karşı en büyük savunmanın organik sektörünü geliştirmek olduğunun altını çizdi.
Özdemir, ayrıca önümüzdeki dönemde, Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği üyesi ülkelerin topraklarının yüzde 30’unda organik üretim yapma hedefi ortaya koyduklarını dillendirdi. Türkiye’de de organik sektörü önümüzdeki süreçte katlanarak büyümesi, günümüzde 250’ye varan ürün çeşitliliğimizin daha da artması için, Türkiye’nin dünyadaki gelişmelerden geri kalmaması şart. Bu doğrultuda devletin organik politikasını sektörle iş birliğinde oluşturup gerekli altyapı ve kaynakları oluşturulması gerekiyor” dedi.
Kuru meyve sektöründeki ürünlerin az su tüketerek yetişebilen ürünler olduğunu vurgulayan Işık sözlerini şöyle tamamladı: “İncir ve kayısı çok su istemiyor. Karbon ayak izine etkileri az. Kuru meyve sektörü olarak üç ana ürünün üretim kalitesi ve gıda güvenliğinin arttırılması için projeler geliştiriyoruz. Küresel ısınmanın sektöre etkilerini minimize etmek için üniversiteler ve sektörün diğer paydaşlarıyla ortak çalışmalar yürütüyoruz. Kalitenin artması, arz ve talep dengesinin sağlanarak dünya pazarlarına istikrarlı ürün arzı için ise lisanslı depoculuğa işlerlik kazandırmaya çalışıyoruz. Sektörümüzdeki kurumlar arasında iş birliğinin güçlenmesi noktasında bir iradeye sahibiz.”