Yakıt kuyruğu...
Yağ kuyruğu...
Ekmek kuyruğu...
Ülke gündemi bir dert deryasına dönmüş ki sormayın.
İnternet köşemde akaryakıt üzerine bir yazı yazmak istiyordum.
Haftada bir gün yazıyorum zam durur da yazmamın anlamı kalmaz diye erteledim. Erteledikçe zamın hızına yetişemedim.
Çünkü zam genelde gece geliyor, zam haberini duyunca akaryakıt istasyonlarına koşup depoları dolduruyoruz depolardaki yakıt bitince, yolda kalacağız gibi.
Her şeyin zammı da olduğu gibi, akaryakıt zammı da baş döndürücü.
Bir binek araç km'de 1.5 - 2 TL arası yakıt yakıyor. Günlük 50 km yol için 90 -100 TL tutarında. Bir de trafik cezası yedin mi bir ay ayılamazsın, sarhoş olmana gerek yok!
Teknoloji ilerledi. Elektrikle çalışan arabalar gelecek diye umutlandık, elektirk zammıyla bu umudumuzda suya düştü!
Eskilere mi dönsek,
Kara trene mi dönsek, faytona mı?
Katır kervanına mı dönsek, kara sabana mı?
Ne yapalım nereye dönsek dönelim çıkış yolumuz yok, her taraf zam.
Eskiden her evin altında ya da yanında samanlığı, hayvanın ahırı, hevluda (eyvanda) buğday ambarı vardı, ahırında öküzü, ineği, eşek ve katırı, bir köşede de tavuğu pini vardı. İneğin sütünü sağardı, yoğurdunu ayranını, çökelek peynir yağını yapardı günlük evin katığını çıkartırdı ve kışa da hazırlık yapardı.
Öküzleriyle tarlasını sürüp buğdayını, arpasını, mercimeğini nohutunu ekerdi, harmanını kaldırırdı, kışlık erzağını, hayvanların samanını elde ederdi.
Katır ve eşşeğiyle yükünü taşırlardı. Büyüklerimiz anlatırdı Malatya'dan tuz alırlarmış Adıyaman'a katırlarla götürüp oradan da karşılığında buğday getirilerdi. Kendileri gidecek gibi olmasalar katırını komşusuyla gönderirlermiş yada katırını kiraya verirlermiş tabi gittiği illerde, hayvanları katırlarını hana teslim ederlermiş kendileri de han da yatarlarmış.
Şimdiyse han da yok, katır da yok. Evlerimizin altında ahır da yok. Yük taşıyacak katırımız da yok.
ATATÜRK ne demişti:
Buğdayını, sütünü, etini, bilimini ve sanatını kendin ürettiğin sürece özgürsün.
Kısacası; ne eskinin yöntemleri çalışıyor artık, ne de yeni dünyanın nimetlerine gücümüz yetiyor. Dünya, önce pandemiyle boğuştu, şimdi de ,neredeyse dünya savaşına dönmüş, bir gerginlikle boğuşuyor.
Haydı Hayırlısı...
Hamit KİRAZ 09.03.2022